Değişim Nasıl Gerçekleşiyor?

Psikoterapi süreci hem hasta hem de klinik psikolog için zorlu bir süreçtir. Hastanın, görünüşte mantıkla ilgisi olmayan duygusal ve/ve de davranışsal çelişkilerinin altında (örneğin, bu kişi niçin her zaman kendine zarar verecek kimselerle ilişki kuruyor?), onun adaptif, uyumlu davranmasına engel olan bir takım içsel/psişik güçler yatıyor olabilir. Bu psişik güçlerin son derece kuvvetli etkileri nedeniyle, kişi kendini kaynağını bilemediği endişe ve kaygılar içinde bulur. Kişi sadece ve sadece[farkında olmadığı] şuuraltı motivasyonlarının zihinsel ve duygusal ögelerini, kendi içsel çatışmalarını; küçük bir çocukken edindiği zihinsel şemaları anlayabilecek, ve onları sağlıklı bir şekilde benliğinde birleştirip, kabullenecek hale geldiğinde, psikoterapinin nihai amacı olan duygusal büyüme ve değişim mümkün olabilir.

Bu keşifler hasta için sadece psikoterapi seansında öğrendiği bilgiler olarak  kalırsa, onlarla birlikte gelen duygular göz ardı edilir, üzerinde uzun sure çalışılmazsa, veya tam tersi, kişi izah edemediği acı ve/veya öfkeyi kaynaklarını keşfetmeden, “sadece” hissederse, bu da terapetik olmaz. Tam bir değişimin gerçekleşebilmesi için, kişinin içsel çatışmalarındaki hem duyguların hem de düşüncelerin ortaya çıkarılması, psikoterapi sırasında tekrar tekrar yaşanması gerekir.

Ancak o vakit hasta kendini o zamana dek ayaklarında taşıdığı zincirlerden kurtulmuş, gerçek benlik ve potansiyeline kavuşmuş, amaçlarını gerçekleştirebilecek güçte, ve her şeyden önemlisi kendini her yönüyle kabul edip seveceği duruma gelir. Hayatta “seçenekleri” olduğunun, o zamana kadar benimsediği davranış şekillerinin otomatik olmayabileceğinin farkına varır.